Erhan Altın dönemi iyi başlamıştı bu sezon. Ama şansızdı takımımız. Takımımız şeytanın bacağını bi türlü kıramayınca olması gerekene başvuruldu.
‘’Hizmetin için teşekkür ederiz Hocam’’ Senin daha önce, bu sözlerle çok kere karşılaştığını sanıyorum.
Aşı tutmayınca, bir Teknik Direktörün duyması kaçınılmaz sözdür bu.
Kendi adıma çok sevindim, ‘’Samsunspor, Besim Durmuş’ la anlaştı’’ haberini duyunca. Beşeri bi durum, ailenden tanıdıklarım var zira.
Ama sende takdir edersin ki bizim için, mevzubahis Samsunspor ise gerisi teferruattır.
Bütün bunları yüzüne söylememin daha doğru olacağını düşünüyor olabilirsin. Ama ne var ki ben bir gazeteciyim. Benim bu mevzuda düşüncelerimi Samsun kamuoyunun da bilme hakkı olduğunu düşünüyorum.
Sana mektup yazmazdım belki.
Şu davranışta bulundun ya, ben işte orada köprüleri attım kendi adıma. Maç sonrası Basın Toplantısına yanına Sabri Kemal Bayraktar’ı da alıp geldiğin an var ya.
O an.
Evet doğrudur, amacına ulaştın sahiden de. Ki; bizim Kayseri’de olduğumuzu biliyordun. Bunu da planlı yaptın. O çocukla ilgili soru sormayalım istedin sana.
Soramadık bu konuda sana soru. Kabul etmek gerekirse zekice bir eylem oldu. ‘’Kurnazca’’ demek daha doğru olur sanırım.
‘’Cehennem yerinde hiç ateş yoktur. Herkes ateşini buradan götürür’’ der, Karacaoğlan
Kibirdir bir insana en fazla zarar veren davranış biçimi. Bir Teknik Direktörü gözden düşüren en önemli etken de takımla inatlaşmasıdır. Bunu en iyi bilenlerden birisi de sen olmalısın.
Sevgili Kardeşim!
Kemal Sabri Bayraktar, konusunda bundan böyle tek bir satır yazmayacağım. İlk kez ben yazdım bu konuda, Konya maçı analizimde bu konuyu dillendirerek, senin bu genç kardeşimi oyuna sürme nedenini anlayamamıştım. ‘’Mantıklı bir açıklaması olan bana da anlatsın’’ diye yazmıştım.
Bugün itibariyle baktım ki bu konuda eleştiri getiren sadece ben değilim.
Sevgili Kardeşim!
Kayseri maçına çift santraforla çıkma gerekçeni anlayışla karşılarım. Bu planın golü yaptığımız dakikaya kadar seni haklı kılıyor da. Erciyes takımı üzerimize dalga dalga gelirken, hücumcularımızdan birisini ki en akılcı olanı Haluk Türkeri’ yi kenara çekip, Fatih Şen’in yanına bir stoper koyma kararını vermek için futbol uleması olmaya gerek yoktu.
Benim kıt aklımla düşündüğümü, sende düşünmüş olmalısın.
Ama bunu yapmadın.
Bilgi eksikliği değil bu, Futbolu bilmediğini söyleme hödüklüğünde bulunmam zira. İnadına böyle davranıyorsun bundan eminim.
Neden mi böyle söylüyorum.
Konya Torku maçındaki bu hatan nedeniyle çok eleştirilmene rağmen, Kayseri’de benzer hatayı tekrarlamış olmadır bu iddiamın nedeni.
İnadın sadece kendine zarar verse, ‘’Kendi etti, kendi buldu’’ der geçerim de. Ucu Samsunspor ’ a dokunuyor be kardeşim.
Aramızda kalsın, kimseye de söyleme. Başkan’ ın da benim gibi düşündüğünü biliyorum.
Ben Kayseri’deydim. Maçı Samsun’da TV’den izleyen Başkan’ ın, benim bu yazdıklarımı yanındakilere ‘’İnadına yapıyor’’ dediğini sana söylemek isterim.
İsterim ki; bütün bu yazdıklarım kulağına küpe olsun.
Gözlerinden öperim sevgili kardeşim.
Bir Dost